ALL THE KING'S MEN (KRALIN ADAMLARI) ve 1/5 NORFOLK ALAYI
|
. |
|
1999
yılında İngiltere'de bir film yapıldı. Filmin adı "All the King's Men" .
Filmin öyküsü, Çanakkale Savaşları sırasında 12 Ağustos 1915'de Gelibolu
Yarımadası'nda Küçük Anafartalar Bölgesi'nde Türklere karşı taarruza geçen,
ancak başarısızlığa uğrayıp Türkler tarafından esir edilen ve de başlarından
kurşunlanıp öldürülen bununla birlikte, yaralı olarak ele geçirilmiş oldukları
halde "fazla acı çekmesin diye !" Türkler tarafından bir çiftlik evinde
yakılan İngiliz askerleri üzerine kurgulanmış.
Türkiye'de bilinmeyen ama, İngiltere'de son
birkaç yıldır üzerinde durulan bu olay, İngiliz kuvvetlerinden 54.Tümen, 163.Tugay
ve1/5 Norfolk Alayı'na mensup Sandringham Bölüğü'nden askerlerin yaşamış olduğu
iddia edilen doğruluğu kesinlikle kanıtlanamamış bir olay.
İngiliz yetkililere göre, I.Dünya Savaşı bitiminde özellikle 1/5 Norfolk
Alayı'nın askerlerinin kayıp olduğunu ve Türklerden bu askerlerin akibeti konusunda
bilgi verilmesini istemişler. Ancak, Türk yetkililer bu konuda bilgi verememişler.
Nedeni ise, askerlerin yukarıda bahsedilen şekilde öldürülmüş olmalarıymış.
Oysa, olayın seyri daha farklıdır. 12 Ağustos'ta Gelibolu Yarımadası'nda Küçük
Anafartalar Ovası'nda Türkler ve İtilaf kuvvetleri arasında gelişen muharebede,
İngilizlerin 163. Tugay'ı birlikleriyle, Türklere karşı tarruza girişmişler ancak,
Türklerin kuvvetli top atışları ve keskin nişancılar (snayper) karşısında
İngilizler büyük ölçüde zayiat vermişlerdir.
54.Tümen komutanı General Inglefield, 1/5
Norfolk Alayı'nın komutanı Yarbay Sir Horace Beauchamp, Sandringham Bölüğü'nün
komutanı ise Yüzbaşı Beck'dir. İngiliz kuvvetlerine orada müdahele eden, Türk
kuvvetlerinden 36. Alay'dır. Alay Komutanı Binbaşı Münib Bey'dir. Askeri kaynaklarda
Binbaşı Münib Bey, o günkü muharebeyi anlattığı Harp Ceridesi'nde İngiliz
taarruzunun başarısızlığa uğratıldığı ve 35 esir aldıklarını ifade ediyor. Bu
esirlerden bazılarının ifadeleri de mevcuttur. Bunlardan biri olan 3357 Sicil numaralı
Er A.G.Brown (1/5 Norfolk Regt. 54 Div. 163 Brigade (East Anglian Division) yakalandıktan
sonra Türk komutanlara verdiği ifadesi şöyledir;
"10 Ağustos 1915'de Tuzla Göl civarında
karaya çıktım. İsmini bilemediğim bir tepeye hücumda tepenin ancak eteğinde mecruh
düşerek 12'de esir oldum. Kumandanın ismi Engelfild ( Inglefield ) idi, fakat
fırkanınkini veyahud livanın kim olduğunu bilemiyorum. Ben ancak iki gün Anafarta'da
bulundu?um için hiçbir şeyden haberim yoktur." Bu ifade, esir olan askerlerden
birine ait. Bunun gibi birkaç tane daha ifade var. Oysa, İngilizlerin iddiası bütün
hepsinin esir edildikten sonra kafalarından kurşunlanarak öldürüldüğüdür.
Bu olayın doğruluğu henüz kantılanamamış olsa da şunu vurgulamak gerekir
ki, 12 Ağustos'daki saldırıda Türkler, başarılı bir şekilde İtilaf
saldırısını durdurmuşlardır. İngiliz kuvvetlerine Türk sniperlerin müdahale
etmiş olması ve savaş alanında ölenlerin kafalarından yada başka biryerlerinden
yara alıp ölmeleri kaçınılmaz görünüyor ki bazı İngiliz ordu mensupları da
yakın bir çatışmada bunun normal olduğunu söyleyebiliyorlar. Bununla birlikte,
savaş Atatürk'ün dediği gibi "gerekli olmadıkça bir cinayettir" ancak,
İngilizlerin Gelibolu Yarımadası'na yaptıkları saldırılara, Türklerin
vatanlarını savunmak için müdahale etmeleri de kaçınılmazdır.
Dolayısıyla, insanlar bu yarımada üzerinde ayakta kalabilmek için canhıraş
bir mücadele vermişlerdir ve ortaya bir insanlık dramı çıkmıştır. Norfolk
Alayı'nın yaşadığı iddia edilen bu olayın belki de bu kadar üzerinde durulması,
bu alaya dahil olan Sandringham Bölüğü'nün Kral V.George'un hizmetkarlarından
oluşmuş olması ve bunların Oglander'in kitabında anlattığı gibi Inglefield'in
hazır olmayan birlikleri, dikkatsizce gündüz ve Türklerin çok iyi savunduğu bir
bölgeyi almakla görevlendirmesi ve toplara ve keskin nişancılara karşı ölümüne
göndermesi ve belki de bu hatayı örtbas etmek için de Türklerin, İngiliz askerlerini
yakalayıp öldürdüklerini iddia etmiş olmasıdır.
Türklerin yakaladıkları esirlere kötü davrandığı ve öldürdüğü yolundaki
hikayeler sürekli anlatılmıştır. İtilaf kuvvetlerindeki askerlere komutanları belki
de iyi savaşmalarını sağlamak için olsa gerek "aman dikkat edin Türkler sizi
yakalarsa öldürür veya yer" gibi akıl vermişlerdir. Oysa, bilinen bir gerçek
var ki, Türkler esirlerine her zaman iyi davranmışlardır. Askerleri esir edip sonra da
öldürmek ise genelde olmayan bir davranışdır.
Özellikle Çanakkale Muharebeleri'nde Türklerin tam bir centilmen gibi
savaştığını, İtilaf kuvvet komutanları da dile getirmişlerdir. Türkler, hasta
veya yaralı bütün esirlerle ilgilenmişlerdir. Örneğin arşiv kaynakları
incelendiğinde diş problemi gibi basit bir problem yaşayan esirlerin sağlığı için
emirle dişçi göndermek, Türk komutanlarının sıkça rastlanan centilmenliğinin bir
göstergesidir. Acaba, İngiliz, Fransız ve Ruslar da yakaladıkları esirlere böyle mi
davranmışlardır? Onlar tarafından yakalanan Türk esirler bunun tersini söylüyorlar.
Yapılacak araştırmalar, belki çok daha fazla bilgi ve gelişmeyi ortaya koyacak ve
Çanakkale Muharebeleri ve yaşananları bir kez daha gün ışığına çıkartacak ve
suçlamalara iyi bir cevap olacaktır. |
|
|
. |
|